Okula uyum sürecinde aileler ne yapabilir?

Posted by admin on Salı Eyl 1, 2015 Under Genel

Okul korkusu, anneden babadan ya da evden ayrılma kaygılarıyla genellikle ortaya çıkan okula gitmek istememe durumudur.
Nedenleri:*-Anne baba çocuğa okulda, yolda bir şey olacağından korkmaktadırlar.-*Çocuk kendi yokluğunda anne babasına bir şey olmasından korkmakta ya da kendisini terk edip gitmesinden endişelenmektedir.-*Çocuk anne babasının yokluğunda kendisine bir şey olmasından korkmaktadır.
Belirtileri:-*Okul saati geldiğine baş ağrısı, karın ağrısı, iştahsızlık, uyku düzeninde bozukluk, sorumlulukları yerine getirmeme.
Bu çocukları ortak özellikleri:* Anne baba tarafından aşırı korunmuşlardır, anneye bağımlıdırlar, her istedikleri yapılmıştır.
Ailelere Öneriler:
1-Çocuğunuzun güvenini kazanınız, onu terk etmeyeceğinize onu inandırın. Yapamayacağınız sözler vermeyin.
2-Kaygısını anlayın. Naz yapıyorsun, bir şeyin yok senin gibi sözler söylemeyin. Onunla alay etmeyin küçümsemeyin.
3-Çocuğunuzun cesaretini pekiştirin. Daha önce ayrı kaldığınızda nasıl cesurca davrandığını ona anlatın.
4-Çocuğunuzun kendi başına işler yaptığında, onu övün.
5-Okula giden çocukların hikayelerini anlatın. Okulu ona öğretmeninin gezdireceğini, tanıtacağını söyleyin.
6-Okulda arkadaş edinmesinin güzelliklerini belirtin.
7-Okul için alışveriş yapın bunu çocukla eğlenceli hale getirin.
8-Kendi okul hayatınızdan örnekler verin.
9-Sabah okula gitmek üzere yapılan hazırlıkları eğlenceli ve okula gitmeyi cazip hale getirin. Örneğin onu öperek uyandırın okul şarkısı söyleyin. Kahvaltının koşuşturma içinde geçmesine izin vermeyin. Gün içinde kendinizin yapacaklarınızdan bahsedin, sen okulda neler yapacaksın diye sorun.
10-Karalı olun. Evde kalıp oyunlar oynamasına izin vermeyin, okula gelmesini sağlayın. Vereceği aşırı tepkilerden korkmayıp, bu benim çocuğum için önemli deyip kendinizi telkin edin.
11-Çocuktan ayrılırken onu öpün ve hoşçakal deyip, gülümseyip oradan ayrılın.
12-Okulda iseniz, gidişiniz uzatmayın ve asla gidip gidip geri dönmeyin. Asla habersiz
gitmeyin, verdiğiniz sözleri tutun.
13-Çocuğun sınıftaki diğer çocuklarla tanışacağını belirtin, siz de diğer velilerle tanışın.
14-Okulda istenilen davranışı yerine getirdikten sonra onu ödüllendirin. Örneğin sevdiği arkadaşlarla sinemaya gitmek ya da sevdiği akrabaları ziyaret etmek gibi.
15-Çocuğunuzu ilk hafta yorgun ve huzursuz olmasını normal kabul edin.
16-Eğer çocuğun evde kalması gerekliyse bunu eğlenceli hale getirmeyin. Okul ortamının daha iyi olacağını düşünsün.

Tags : | Yorumlar Kapalı

Çocuğumun İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Edebilirim?

Posted by admin on Perşembe Ağu 27, 2015 Under Genel

Anaokulu çağındaki çocuklar yaşları itibariyle etraflarını keşfetmek, kendi başlarına neler yapabileceklerini görmek, aile, öğretmen veya arkadaşlarının gözüne girebilmek için bazen farklı ve yetişkinleri kızdıran davranışlar yaparlar. Peki ya anne babalar çocuklarının istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş edebilir? Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkan Özgün konuya akademik bir yaklaşımla bakarak anne babalara yol gösterecek açıklamalarda bulundu.

İstenmeyen Davranışlara Müdahale Edilmez İse İlerleyen Yaşlarda Daha Ciddi Problemlere Yol Açabilir.

Yaptığı akademik çalışmalar ve bilimsel araştırmalar sonucu ebeveynlerin çocukların istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş edilebileceğini anlatan Doç. Dr. Özgün, anaokulu çağı çocuklarının daha büyük çocuklara göre hareketli olması nedeniyle sağı solu kurcalamasının normal sayılacağını hatırlatarak şunları kaydetti;

“Bazen çocukların hayatlarında önemli olaylar yaşanır, yeni kardeşin doğması, anne-babanın boşanması, bir tanıdığın ölümü, kazalar, taciz, istismar, şiddet vb… Çocuk bu tür zor olaylara şahit olduğunda endişeleri artar, strese girer ve buna bağlı olarak istenmeyen davranışlarda artış olabilir. Böyle bir durum yaşandığında bazen ebeveynler çocuklarını terbiye etme konusunda suçluluk hissedebilirler. Ancak nedeni her ne olursa olsun bir çocuğun davranışları sınıftaki eğitimi veya evdeki düzeni sık sık aksatıyorsa, diğer çocukların öğrenmelerini engelliyorsa, çocuğun kendisi veya başkası için tehlike yaratıyorsa, çocuk bilerek çevreye zarar veriyorsa o davranış istenmeyen davranış olarak görülebilir. Bu davranışlar saldırganlık, yalan söyleme, hile yapma, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlarda bulunma, sık sık yetişkinlere karşı gelme, okuldan kaçma gibi davranışlar olabilir. İstenmeyen davranışları ilk fark ettiğimizde anne baba ve öğretmen olarak bu davranışlara doğru müdahale etmemiz çok önemlidir. Aksi takdirde, istenmeyen davranışlar ilerleyen yaşlarda daha farklı ve ciddi problemlere yol açabilir.”

Çocukların saldırgan veya istenmeyen davranışlar yaptıklarında bu davranışlara anne ve baba olarak nasıl müdahale edebileceğini açıklayan Doç. Dr. Özkan Özgün çocukların istenmeyen davranışlar yapmasını önlemek, istenmeyen davranış yaptığında ise bunu düzeltmek için yapılması gereken teknikleri şu şekilde açıkladı;

Takdir Etme
“Anne baba olarak gözümüzü dört açmalı ve çocuklarımızın yaptığı olumlu davranışları fark etmek ve bunları takdir etmek için çaba göstermeliyiz. Çocuğumuz iyi bir davranışta bulunduğunda onu takdir etmek olumlu davranışları arttırır istenmeyen davranışları azaltır. Çocuğumuzu takdir ederken bunu içten yapmak da oldukça önemlidir.”

Görmezden Gelme

“Çocuk istenmeyen davranış sergilediğinde veya hemen sonrasında çocuğa ne olumlu ne de olumsuz hiçbir karşılık verilmemelidir. Yani istenmeyen davranış devam ettikçe anne babanın çocukla her türlü iletişim yolunu kapatmasıdır. Görmezden gelme tekniğini kullanırken şu çok önemlidir. Yaralanmaya yol açabilecek hiç bir tehlikeli davranış görmezden gelinmemelidir. Çocuğun sağlığı söz konusu olduğunda anne baba anında müdahale etmelidir.”

Ara Verme

 “Bazen çocuğun bulunduğu ortamdaki bir şey veya bir kişi çocuğun istenmeyen davranışının sürmesine neden olabilir. Ara verme, çocuğun istenmeyen davranışlarını durdurmak ve çocuğu istenmeyen davranışı ortaya çıkaran ortamdan uzaklaştırmak için uygulanır. Ara verme, çocuğu istenmeyen davranışı yaptığı ortamdan uzaklaştırıp onu fazla oyuncak, eşya, kişi olmayan, sessiz bir ortama götürüp belli bir süre orada kalmasını sağlayarak uygulanmalıdır. Ara vermek için çocuğun kendi odasını kullanmamalıyız. Çocuk başka bir odaya gönderildiğinde orada en fazla 3 ya da 4 dakika yalnız kalmalıdır. Çocuğu asla korkutucu, karanlık, dar, havasız bir yere göndermemeli ve asla üzerine kapıyı kilitlememeliyiz. Ara vermenin uygulandığı oda güvenli olmalı ve kapısı mutlaka açık kalmalıdır. Anne baba çocuğa hangi durumda, ne yaparsa onu başka bir odaya göndereceklerini, ara vermenin nerede uygulanacağını ve ne kadar süreceğini açık bir şekilde önceden anlatmalıdır. Hem çocuğun hem de anne babanın ara verme kurallarına uyması oldukça önemlidir. Çocuk eğer 3 dakikalığına başka bir odaya gönderilmiş ise çocuk pişman olduğunu bir daha yapmayacağını söylese bile 3 dakika dolmadan çocuğun o odadan ayrılmasına izin verilmemelidir. Ara verildiğinde çocuğa görmezden gelme uygulanmalıdır. Tehlikeli, güvenli olmayan davranışlar ve çocuğun ara vermeden kurtulmaya dönük davranışları hariç tüm davranışları görmezden gelinmelidir.”

Davranış Grafiği Oluşturma

 “Örneğin çocuğumuz sık sık kardeşi ile kavga ediyor ve oyuncaklarını paylaşmıyorsa bu davranışı değiştirmek için davranış grafiği oluşturabiliriz. Hedef davranışı çocuğumuzla oturup belirleyebiliriz. Hedef davranışı olumlu cümlelerle ifade etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Yani “artık kardeşine vurmamak” yerine hedefimizi “oyuncaklarını kardeşinle paylaşmak ve birlikte güzelce oynamak” olarak koyabiliriz. Çocukla birlikte haftalık bir takvim hazırlanabilir çocuğun rahat görebileceği bir yere asılır. Ebeveyn gün içerisinde çocuğun kardeşine davranışlarını gözler, çocukla ve kardeşle konuşur. Eğer çocuk o gün kardeşi ile oyuncaklarını paylaşmış ise takvimin ilgili yerine gülen bir yüz çizilir. Paylaşmamış ve birlikte oynamamışlarsa o güne üzgün bir yüz çizilir. Çocuk bir hafta içinde kaç tane gülen yüz kazanırsa ödülü hak edeceği üzerinde konuşulur. Ödülün ne olacağına karar verirken çocuğun fikri mutlaka alınmalıdır. Kazanılan gülen yüzler her hafta mutlaka sayılmalı ve çocuk hedefi tutturmuş ise ödül ertelemeden zamanında verilmelidir. Zaman içerisinde çocuğun toplaması gereken gülen yüz hedefi arttırılabilir. Böylece çocuğun iyi bir şeyler yapması için çaba göstermesini ve hedefe ulaşması için gayret etmesini sağlanmış oluruz.”

Tags : | Yorumlar Kapalı

Okul Öncesi Yapılması Gereken Sağlık Kontrolleri

Posted by admin on Çarşamba Ağu 26, 2015 Under Genel

Çocuklarınız okula sağlıklı başlaması ve çabuk hasta olmaması için bu sağlık kontrollerini mutlaka yaptırın.

Okula başlamadan önce çocuğunuzun  sağlık kontrollerini yaptırmayı unutmayın.
Çocukların okula sağlıklı  ve mutlu bir başlangıç yapması, tüm hayatlarını olumlu yönde etkiliyor. Okul öncesi yapılacak genel taramalar, çocukların verimli bir okul dönemi geçirmesine katkıda bulunurken, erişkin dönemde karşılaşılabilecek pek çok hastalığın önlenmesini sağlıyor. Memorial Şişli  Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Dicle İnanç, okula başlamadan önce çocuklar için önemli olan sağlık kontrolleri hakkında bilgi verdi.
Eksik aşısı varsa okula başlamadan yaptırın
Okul öncesi check- up çok önemlidir. İlk adım, doktor muayenesi ile başlar. Kilo ve boy ölçümü yapılarak çocuğun büyümesi değerlendirilir. Ayrıntılı sistemik muayene ve tansiyon ölçümü yapılır. Tam kan sayımı, demir düzeyi, tam idrar tahlili, kan kolesterol-lipid düzeyi, dışkıda parazit incelemesi, ailesel hikayeye göre açlık kan şekeri, riskli bölgelerde ise kan kurşun düzeyine bakılır. Çocuğun aşı bilgileri veya aşı kartı doktorla paylaşılmalıdır. Eksik aşılar varsa okul öncesi dönemde mutlaka yapılmalıdır.
Çocukların, sağlıklı büyümesi için tiroid hormonu takibi önemlidir
Tiroid bezinin az çalışması durumunda çocukta şişmanlıkla birlikte yorgunluk, yavaşlık gibi belirtiler; çok çalışması durumda ise zayıflık ve sinirlilik hali gelişir. Az ya da çok çalışması, okul yaşantısına ciddi anlamda zarar vereceği için okul başlamadan tiroid fonksiyonlarının kontrol altına alınması gereklidir.
Bebeklikte yapılan işitme testini okul öncesi tekrarlayın
Doğumdan kısa bir süre sonra bebeklere yapılan işitme testinin, okul öncesi tekrar edilmesi gerekmektedir. Bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından çocuğun hangi sesleri nasıl işittiği kontrol etmelidir. Çocuklardaki işitme kaybının çoğu okul çağından önce gelişir ve hem konuşma hem de dil gelişiminde gecikmeye neden olur. Bu nedenle 4-5 yaşlarında ve okul çağında işitme fonksiyonunun değerlendirilmesi gerekir.
Göz problemleri okul başarısını olumsuz etkiliyor
Okula başlamadan önce yapılacak göz taramaları ile çocukta görme tembelliği, şaşılık ya da yüksek derece kırma kusurları olup olmadığı saptanmalıdır. Kırma kusuru olan veya kayma olan gözün iyi görebilmesi için erken yaşta gözlükle veya ameliyatla düzeltilmesi gereklidir. 9-10 yaşına kadar tedavi edilmeyen, kırma kusurları ve şaşılık sonucu gelişen göz tembelliğinin ileri yaşlarda tedavisi mümkün olmamaktadır. Göz sağlığı iyi olmayan çocukların huzursuz, hırçın ve derslerinde başarısız olduğu da unutulmamalıdır.
Çocuğunuzu idrar yolu enfeksiyonlarından koruyun
İlkokula ya da anaokuluna yeni başlayan çocuklar, el ve tuvalet temizliği konusunda zorluk yaşayabilirler. Bu durumda parazitler çoğalacağı için idrar yolu enfeksiyonları başta olmak üzere üst solunum yolu enfeksiyonları da çocuklarda çok sık görülür. Bu nedenle el ve tuvalet sonrası temizlik çocuklara çok iyi bir şekilde öğretilmelidir.
Mutlaka diş doktorunu ziyarete edin
Ağız ve diş bakımı, çocukların büyüme ve gelişimlerini etkilemektedir. Okul dönemindeki çocuklarda bu kontrollerin okullar açılmadan önce yapılması uygundur. Böylece okul sırasında dişlerle ilgili çıkabilecek problemlerin önüne geçilebilir ve diş hekimimin uygulaması gereken koruyucu işlemler için çocukların okuldan uzaklaşması gerekmez.
Okula yeni başlayan çocuklarda alerji riskine dikkat
Okula yeni başlayan küçük yaştaki çocuklarda yeni bir ortama girmenin yarattığı birtakım sıkıntılar olabilir. Çocuklar bu dönemden önceki hayatlarında karşılaştıklarından çok daha fazla uyaranla karşılaşabilmekte, bunlarla ilgili sağlık sorunları yaşayabilmektedir. Ancak bağışıklık sisteminde altta yatan bir rahatsızlığı olmayan çocuklarda ya da alerjen duyarlılığı gelişmeyenlerde bu sıkıntılar zamanla azalabilmekte ve herhangi bir komplikasyona neden olmamaktadır.
Horlayan çocuklar okulda başarısız oluyor
İyi uyku, çocukların derslerde başarılı olmasında, sağlıklı beslenme kadar önemlidir. Birçok bilimsel çalışma uyku apnelerinin, okul başarısında düşüşe ve davranışsal sorunlara yol açabileceğini göstermektedir. Eğer çocuğunuz hasta olmadığı zamanlarda horluyorsa, uykuda nefes almakta zorluk çekiyorsa, uykuda huzursuzca, geceleri terliyor ve altına kaçırıyorsa mutlaka uzman yardımı alınmalıdır.
Ağır okul çantaları omurga sağlığını bozuyor
Ağır okul çantaları çocuklarda skolyoz olarak adlandırılan omurga eğriliklerine neden olur. Bu nedenle okul çantası sırtta ve omuzlarda ağrıya neden olmayacak ağırlıkta olmalıdır. Eğer çocuğun okul çantasını yanında taşınması gerekiyorsa 12 yaşına kadar 4 kg’ı, 15 yaşına kadar da 5 kg’ı geçmemelidir. Çantanın uzun süre taşınmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca çocukların sınıfta ders dinlerken masaya dayanmamaları, arkalarına yaslanarak, dik oturmaları gerekmektedir. Teneffüslerde ise sırada oturmak yerine, kalkıp dolaşmalıdırlar.
Ayaklarda ağrının nedeni ayakkabılar olmayabilir
Okul çağı çocuklarında ayak ağrılarının nedenini okula başlarken yeni alınan ayakkabılara yormak yanlıştır. Ayakta ağrıya neden olabilecek ve çocuğun okulla olan dengesini etkileyecek, bir dizi doğuştan veya sonradan olma bozukluklar bulunmaktadır. Ağrılı bir ayakta çocuk ortopedistinin çektireceği basit bir röntgen sonucu konacak tanı ve buna göre yönlenecek tedavi ile alınacak bazı önlemler, çocukların okul performansını artıracaktır.
Pembenar
Tags : | Yorumlar Kapalı

Okulların Açılma Tarihi Ertelendi

Posted by admin on Cuma Ağu 21, 2015 Under Genel

Bakanlığımıza bağlı her derece ve türdeki eğitim ve öğretim kurumlarında 2015 – 2016 Eğitim Öğretim yılının başlangıcı, 14 Eylül 2015 tarihi olarak belirlenmişti.

Ancak öğretmenlerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz başta olmak üzere, eğitim camiamızın ve turizm sektör temsilcilerinin eğitim ve öğretim yılı başlangıç tarihinin Kurban Bayramı sonrasına ertelenmesine ilişkin yoğun talepleri gündeme alınarak yeni bir çalışma yapılmıştır.

Yapılan çalışma neticesinde Bakanlığımıza bağlı her derece ve türdeki eğitim öğretim kurumlarında 2015-2016 eğitim öğretim yılının başlangıç tarihi 28 Eylül 2015 olarak değiştirilmiştir.

Bu kapsamda;
1) Öğretmenlerimiz için 1 Eylül 2015 tarihinde başlayacak olan seminer ve mesleki çalışmalar,öğretmenlerimizin talepleri doğrultusunda istedikleri il ve ilçe müdürlükleri tarafından koordine edilecektir.
2) 14 – 18 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılması gereken eğitim öğretim faaliyetleri dolayısıyla oluşacak boşluk, iş takviminde eğitim öğretim yılının sonuna eklenmiş, ders kesim tarihi 17 Haziran 2016 olarak değiştirilmiştir.
3) 21 – 22 ve 23 Eylül 2015 tarihlerinde yapılamayacak dersler için yıl içinde yoğunlaştırılmış telafi programı uygulanacaktır.
4) Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul ve imam hatip ortaokullarının beşinci sınıflarındaki öğrencilerin eğitim ve öğretime uyum programları da okulların açıldığı ilk hafta içinde eğitim öğretim süreci ile birlikte gerçekleştirilecektir.
5) Öğretmenlerimizin her eğitim öğretim döneminin başlangıcında aldığı eğitim öğretime hazırlık ödeneğine ilişkin takvimde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu ödenek bayram öncesi öğretmenlerimize ödenecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

MEB

Tags : | Yorumlar Kapalı

Anne Baba Tutumları

Posted by admin on Pazar Tem 12, 2015 Under Genel

ANNE BABA TUTUMLARI

 

Çocuğun kişiliği, öncelikle aile içinde anne-babası ile etkileşimi sonucu gelişir. Çocuğun kişilik gelişiminde 0–6 yaş en önemli dönemdir. Anne-baba-çocuk ilişkisi, temelde anne ve babanın tutumlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, yeterli ve uygun olmayan anne-baba çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır.

Anne Baba Tutumunu Etkileyen Başlıca Faktörler

Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir  çocuk  istedikleri; Dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı taktirde oluşan anne baba tutumları ile ilgili görsel sonucuhayal kırıklığı sonucu, anne ve babada çocuğu reddetme veya yok sayma türünde davranışlar gelişebilir.

Toplumun kültürel değerleri: çocuk yetiştirmede kolektivist bir yaklaşım (evlenene kadar kendine bağımlı kılma),doğu-batı toplumu arasındaki kültürel farklılık.

Anne-babanın yetişme biçimi: Çocukluk yıllarında sevgi, şefkat ve saygıya dayanan bir eğitimle yetiştirilen anne-babalar kendi çocuklarını da aynı anlayışla yetiştireceklerdir.

Ailenin sosyo-ekonomik durumu: Üst sosyo-ekonomik düzeydeki anne-babalar alt düzeydekilere göre, otoriteye daha az değer vermekte; eşitliği, bağımsızlığı, merakı, başarıyı, sorun çözücü olmayı ve yaratıcılığı daha önemli görmektedirler.

Çocukların sayısı:Tek bir ailenin çocukları arasında bile iki çocuk aynı

şekilde büyümez. Aynı ailede olsa da her çocuğun kendine ait bir dünyası vardır.

Çocuğun cinsiyeti: Çocuklarının cinsiyeti beklentilerine uygun olan anne-babaların, çocuklarına karşı daha olumlu tutum ve davranışlar sergiledikleri gözleniyor.

Çocuğun yaşı: Anne-baba çocuk büyüdükçe davranışlarını denetleyebileceğine, daha bilinçli davranacağına inanır.

Sınırlar: Çocuğunuzun davranışlarını kontrol altında tutabilmek için, akla, mantığa uygun sınırları ve kuralları ailenizle birlikte karar koyun.

 

OLUMSUZ ANNE-BABA TUTUMLARI

Aşırı Koruyucu ve Kaygılı Anne-Baba Tutumu

Bu tarz tutumu benimseyen anne-baba sürekli çocuğa müdahale eder. Aşırı koruyucu ve verici davranışlar söz konusudur. Çocuğa bir bebek gibi davranılır. Çocuk anne-baba tarafından ‘sen yapamazsın, daha küçüksün’ gibi engellemelerle karşılaşır. Çocuğun kendini tanımasını ve yapabileceklerini fark etmesini engelleyen bir anne-baba tutumudur.

Bu tutumla yetiştirilen çocuklarda bağımlı kişilik vardır. Dış denetim çok fazladır. Çocuk kendi başına karar vermede güçlükler yaşar. Bu tutum çocuğun bireyselleşme çabasını engellemektedir.

Aşırı Baskıcı ve Otoriter Anne-Baba Tutumu

Baskıcı bir tutum içerisindedirler. Çocuktan kendilerine itaat etmelerini beklerler. Aile içinde korku hakimdir ve çocuk korku ile büyür.

Ailede yüksek baskı ve katı disiplin olduğundan çocuklarda kendini kabul etme zorlaşır, uyumsuzluk görülür. Çocuk evde anne-babasında gördüğü olumsuz tutumları okulda arkadaşlarına uygulamaya çalışır. Ayrıca devamlı eleştirilen bu çocuklarda saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir.

Sınırsız Özgürlükçü Anne-Baba Tutumu

Bu anne-baba tutumunda aşırı hoşgörü ve düşkünlük vardır. Evde patron çocuktur ve her dediği yapılır. Bu tutumla yetişen çocuklarda doyumsuzluk ve bir iç boşluk vardır. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorlanabilirler. Bencil, sorumsuz, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen ve sabırsız olabilirler. Sosyal ortama girdiğinde ve her dediğinin olmadığını gördüğünde hayal kırıklığına uğrar. Kendi içine çekilebilir ya da saldırgan olabilirler. Her istediklerini yaptırmayı alışkanlık haline getirir ve zamanla kural tanımazlar.

Mükemmeliyetçi Anne-Baba Tutumu

Mükemmeliyetçi tutumda anne baba her şeyin en iyisini çocuğundan bekler. Kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuğunun gerçekleştirmesini ister ve çocuk olduğu gibi kabul edilmez. Aile, bedensel ve zihinsel yönden beklentileri karşılaması için çocuğu kapasitesinin çok üstünde eğitimlere tabii tutar. Çocuğa bütün çocukça davranışlar yasaklanır. Arkadaş seçimi de aileye aittir.

Mükemmeliyetçi anne-baba tutumuyla yetişen çocukların fikirleri genelde çok katıdır. Bir şey veya kimse ya çok olumlu ya da çok olumsuzdur. Her işte en iyi ve en üstün olmak ister. Fakat istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrar ve çalışmayı tamamıyla bırakabilir. Aşağılık duygusu gelişir.

Tutarsız Anne-Baba Tutumu

Anne-baba tutumları arasında en olumsuz tutumdur. Bu tutumda anne baba yukarıda sayılan anne-baba tutumlarını zaman zaman uygular. Belli bir tavır ve tutarlılık yoktur.

anne baba tutumları ile ilgili görsel sonucuTutarsız anne-baba tutumuyla yetişen çocuklar nerede ne yapacağını bilemez. Hangi tepki ile karşılaşacağını bilemediği için kaygılıdır. Bu durum kendini güvende hissetmesini engeller. Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramaz. Zamanla çevrelerindeki insanlara güvenmeyen, her şeyden şüphelenen, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler.

 

OLUMLU ANNE-BABA TUTUMU

Demokratik Anne-Baba Tutumu

Ebeveyn tutumları içinde en ideal olanıdır. Anne-babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. Kabul eden anne-baba çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak anne baba tutumları ile ilgili görsel sonucuonun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar. Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş, işbirliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir.

Aile her şeyden önce çok iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterilir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakılır. Alternatif sunulur. Seçim çocuğa aittir. Çocuk seçiminin sorumluluğunu alır. Böyle bir ailede evde-toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Ev ve toplum kuralları çocuğa anlatılır. Her şeyden önce anne-baba iyi bir modeldir. Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri de yapmazlar. Çocuk sınırlar içinde özgürdür.

Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, sağlıklı ilişkiler kurabilen, saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, uyumlu bir birey olarak yetişir.

 

ÖNERİLER

Ø      Genel geçer en iyi anne baba tutumunu belirlemek oldukça zordur.

Ø      Bu seçim işleminde önemli olan hangi tutumun nerede ne zaman ne şekilde kullanılacağının iyi tespit edilmesi gerekmektedir.

Ø      Anne babalar çocuklarını çok iyi tanımalılar ve çocuklarına ne zaman nasıl davranacakları konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar.

Kaynakça

Ø      Gordon, Thomas (1996), Etkili Ana baba Eğitimi: Aile İletişim Dili, Sistem Yayıncılık

Ø      Yörükoğlu, Atalay (1992), Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, Özgür Yayın Dağıtım.

Tags : | Yorumlar Kapalı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM VE İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 26/7/2014 tarihli ve 29072 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Okul öncesi eğitim kurumlarında;

a) Günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile ikili eğitim yapılır. Ancak, ana sınıflarında kayıt alanındaki tüm çocukların kayıtlarının yapılmasına rağmen, ikili eğitim için grup oluşturacak sayıda çocuk bulunamadığı takdirde normal eğitim de yapılabilir.

b) Bir gruptaki çocuk sayısının 10’dan az, 20’den fazla olmaması esastır. Ancak talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısı artırılabilir. Çocuk sayısı fazla olduğu takdirde ikinci grup oluşturulur. Ancak, her bir grubun azami çocuk sayısı dolmadan yeni grup oluşturulamaz. Eğitim ve öğretim yılı içinde çocuk sayısı 10’un altına düşen gruplar öncelikli olarak diğer gruplarla birleştirilir. Bunun mümkün olmaması durumunda bu gruplar eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar eğitimine devam eder.

c) Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirmek için bu fıkranın (b) bendinde belirtilen sayıda başvuru olması hâlinde; okul müdürlüğünce Okul Öncesi Eğitim Programı doğrultusunda, çocuklar için önem ve öncelik arz eden konuları kapsayan ve mülkî idare amirliklerince onaylanacak program çerçevesinde iki ayı geçmemek üzere yaz aylarında da eğitim yapılabilir. Yaz aylarında yapılan eğitime sadece okul öncesi eğitimden yararlanamayan çocuklar kaydedilir. Talebin fazla olması durumunda gelecek eğitim ve öğretim yılında ilkokula başlayacak çocuklara öncelik tanınır. Yaz eğitimine katılmış olmaları, bu çocuklara yeni eğitim ve öğretim yılı için kayıtta öncelik hakkı sağlamaz. Ders yılı süresince eğitim almış çocukların yaz aylarındaki eğitim talepleri çocuk kulüpleri kapsamında karşılanır.

ç) Yaz aylarında yapılacak eğitimde kadrolu öğretmenler istemeleri hâlinde görevlendirilir. İstekli öğretmen bulunmaması durumunda ders ücreti karşılığında ücretli öğretmen görevlendirilebilir. Ek ders ücretleri 1/12/2006 tarihli ve 2006/11350 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar gereğince ödenir.”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(2) Komisyon, okulların fiziki kapasite ve ulaşım imkânlarını dikkate alarak öğrenci alınacak kayıt alanlarını belirler ve e-Okul sisteminin ilgili bölümüne işler.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile beşinci fıkrasının (g) ve yedinci fıkrasının (a) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında yeni kayıtlar, temmuz ayının ilk iş gününde başlar. Kayıt işlemi, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümlerince oluşturulan ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adres bilgileri esas alınarak, e-Okul sistemi üzerinden yapılır. Kayıt işlemleri sırasında veliden herhangi bir belge talep edilmez.” “(4) Şehit, harp malûlü ve muharip gazi çocukları ile rehberlik ve araştırma merkezi raporu ile yönlendirilmesi yapılan özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar, yerleşim yeri adresine uyumlu okula kaydedildikten sonra durumlarını belgelendirmeleri şartıyla ulusal adres veri tabanındaki adreslerine bakılmaksızın istedikleri okula nakli yapılır.” “g) Özel okul öncesi eğitim kurumlarına kayıt kabul işlemleri, öğrenci kontenjanları, okul ücretleri, sınıf mevcutları, personel seçimi ve atanmaları gibi iş ve işlemler, özel öğretim kurumları mevzuatında belirtilen esaslara göre yapılır.” “a) İlkokul öğrenimini tamamlayan ve kayıtların yapıldığı eylül ayı sonu itibarıyla zorunlu öğrenim çağı dışına çıkmamış öğrencilerin kayıtları ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adres bilgileri esas alınarak e-Okul sistemi üzerinden ortaokula yapılır.”

MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış, altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(6) Ortaokuldan imam-hatip ortaokuluna geçmek isteyen öğrencilerin nakli; imam-hatip ortaokulu müdürlüğünce oluşturulacak komisyon tarafından, ortaokulda zorunlu dersler arasında olmayıp imam-hatip ortaokulunda okutulan zorunlu derslerden 5 inci, 6 ncı ve 7 nci sınıflarda aynı eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminin başına kadar, 8 inci sınıfta ise eylül ayı son iş gününe kadar yapılacak sınavda başarılı olmaları hâlinde yapılır.”

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Çocukların devamsızlıkları, okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmen, ilkokullarda sınıf öğretmeni, ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında ise okul yönetimi tarafından e-Okul sistemine işlenir ve yöneticiler tarafından takip edilir.”

MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Mecburi öğrenim çağını bitirdiği ders yılı sonuna kadar ortaokul veya imam-hatip ortaokulu öğrenimlerini tamamlayamayan öğrenciler, öğrenimlerini tamamlamak üzere en çok iki eğitim ve öğretim yılı daha okullarına devam ettirilir. Bu iki yıllık uzatma sonunda da ortaokul veya imam-hatip ortaokulu öğrenimini tamamlayamayanlara ders yılı sonunda öğrenim durumunu gösterir Öğrenim Belgesi EK-3 düzenlenir ve Açık Öğretim Ortaokuluna yönlendirilir.”

MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Öğretmenler tarafından yapılan sınavlara herhangi bir nedenle katılamayan veya projesini zamanında teslim edemeyen öğrencinin durumu okul yönetimince yazılı, e-posta veya Bakanlık mobil bilgi servisi ile velisine bildirilir. Veli, öğrencisinin sınava katılamama veya projesini zamanında teslim edememe gerekçesini, en geç beş iş günü içinde okul yönetimine yazılı olarak bildirir. Merkezî sistem ortak sınavına mazeretleri nedeniyle giremeyen öğrencilerin bilgileri, aynı gün okul müdürlüğünce e-Okul sistemine işlenir.”

MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 27 nci maddesine aşağıdaki altıncı fıkra eklenmiştir. “(6) Evde veya hastanede eğitim alan öğrencilerin sadece eğitimini gördüğü derslerin puanları esas alınır.”

MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Yıl sonu başarı puanı, derslerin ağırlıklı puanları toplamının haftalık toplam ders saati sayısına bölümüdür. Yıl sonu başarı puanı tespit edilirken, bölme işlemi virgülden sonra dört basamak yürütülür. Bu puan öğrenim belgesinde belirtilir.”

MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 29 – (1) İlköğretim kurumlarında; ders yılının her döneminde öğrencilerin davranışları, Davranış Puanı Ölçütleri EK-4’te verilen ölçütler kullanılarak ilkokullarda sınıf öğretmeni, ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında ise şube rehber öğretmeni tarafından “(1) Geliştirilmeli”, “(2) İyi”, “(3) Çok iyi” şeklinde değerlendirilerek e-Okul sistemine işlenir.”

MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 31 inci maddesinin birinci fıkrası ve ikinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) İlkokullarda öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılmaması esastır. Ancak; istenilen yeterlik düzeyine ulaşamamış ilkokul öğrencilerine, velinin yazılı talebi üzerine, ilkokul öğrenimi süresinde bir defaya mahsus olmak üzere sınıf tekrarı yaptırılabilir. Okula hiç devam etmeyen öğrenciler ve ilkokul haftalık ders çizelgesindeki tüm derslerden puanı girilmeyen öğrenciler ile bu Yönetmeliğin 27 nci maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen mazeretler dışında okula en az bir dönem devam etmeyen öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılır.” “b) Eğitim ve öğretim yılında özürsüz 20 gün devamsızlık yapanlar ile herhangi bir dersten yıl sonu puanı 45’ ten az olan öğrencilerin sınıf geçmesi veya sınıf tekrarına, ikinci dönemin son haftasında şube öğretmenler kurulunda karar verilir. Alınan gerekçeli karar, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-5 Ders Yılı Sonu Şube Öğretmenler Kurulu Öğrenci Kişisel Değerlendirme Tutanağına yazılarak e-Okul sisteminin ilgili bölümüne işlenir. Tutanağın bir örneği ders yılı sonu şube öğretmenler kurulu karar dosyasında saklanır. Ayrıca veli de bilgilendirilir. Bu kararda, oyların eşitliği hâlinde başkanın kullandığı oy yönünde çoğunluk sağlanmış sayılır.”

MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 32 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki dördüncü fıkra eklenmiştir. “(3) Sağlık durumu nedeniyle okula devam etmesinin uygun olmadığına ilişkin sağlık kurulu raporu alanlar, raporları süresince izinli sayılırlar. Bu sürenin bitiminde öğrencilerin okula devamları sağlanır. Bu öğrenciler okula döndüklerinde, devam edemedikleri eğitim ve öğretim yılına ait derslerden okul müdürünün sorumluluğu ve koordinesinde, alan öğretmenlerinden oluşturulacak komisyonca sınava alınır. Başarılı olanlar bir üst sınıfa devam ettirilir.” “(4) Ortaokul/İmam-hatip ortaokulu 5 inci, 6 ncı ve 7 nci sınıf öğrencilerine velisinin yazılı başvurusu üzerine bir eğitim ve öğretim yılı Diyanet İşleri Başkanlığının açmış olduğu hafızlık eğitimine devam etmelerine izin verilir. Hafızlık eğitimine devam ettiğini belgelendirenlerden o eğitim ve öğretim yılı için devam zorunluluğu aranmaz. Bu sürenin bitiminde öğrencilerin okula devamları sağlanır. Bu öğrenciler okula döndüklerinde, devam edemedikleri eğitim ve öğretim yılına ait derslerden okul müdürünün sorumluluğu ve koordinesinde, alan öğretmenlerinden oluşturulacak komisyonca sınava alınır. Başarılı olanlar bir üst sınıfa devam ettirilir.”

MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 38 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralar eklenmiştir. “(2) Öğretmenlerin mesleki çalışmalarından azami verim elde edilebilmesi amacıyla okulun ve çevrenin ihtiyaçlarına göre konular belirlenir. Mesleki çalışma programı okul müdürlüğünce hazırlanarak öğretmenlere bir hafta önceden duyurulur.” “(3) Derslerin kesiminden temmuz ayının ilk iş gününe kadar yapılacak mesleki çalışmalarda; a) Yönetici ve öğretmenler ilk hafta okul müdürlüğünce hazırlanan program çerçevesinde kendi okullarında mesleki çalışmalarını yaparlar. b) Öğretmenler ilk haftadan sonraki günler için ilgili genel müdürlükler tarafından belirlenen mesleki eğitim konuları dahilinde il/ilçe millî eğitim müdürlüklerince hazırlanan program çerçevesinde ilkokullarda zümre bazında, diğer okullarda ise alan bazında belli merkez veya merkezlerde mesleki eğitime tabi tutulurlar. c) Öğretmenler ilk haftadan sonraki seminer çalışmalarına istemeleri hâlinde farklı il/ilçelerde de katılabilirler. Farklı il ve ilçelerde seminere katılacak öğretmenler, seminere katılacakları il/ilçeyi okullarına dilekçe ile bildirmek ve mesleki çalışma döneminin sonunda bu çalışmalara katıldığını belgelendirmek zorundadır.” “(4) Yönetici ve öğretmenler, eylül ayının ilk iş gününden derslerin başlangıcına kadar geçen süre içerisinde okul müdürlüklerince hazırlanan program dâhilinde kendi okullarında mesleki çalışmayı yaparlar.” “(5) Okulların bağlı bulundukları genel müdürlüklerce hazırlanan plana göre farklı mesleki çalışma programları da uygulanabilir.”

MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Büro işlerini yürütmek üzere büro memuru, kütüphaneyle ilgili işleri yürütmek üzere kütüphane memuru,”

MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 55 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 11 numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “11) Kılık kıyafetle ilgili kurallara uymamak.”

MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 69 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında mal ve hizmet alımları ile bakım ve küçük onarım işlerinde, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 31/12/2005 tarihli ve 26040 3. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği ve 19/12/2002 tarihli ve 24968 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mal Alımları Denetim, Muayene ve Kabul İşlemlerine Dair Yönetmelik, 19/12/2002 tarihli ve 24968 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği hükümleri uygulanır.”

MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin 72 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(2) Harcama işlemlerinde ise bu Yönetmeliğin 69 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki mevzuat hükümleri uygulanır.”

MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin 73 üncü maddesine aşağıdaki altıncı fıkra eklenmiştir. “(6) Öğrenim belgesi, diploma ve benzeri belgelerin düzenlenmesinde sehven yapılan yanlışlıklar, silinti ve kazıntı yapılmaksızın, yanlışlık okunacak şekilde üzeri tek çizgi ile çizilip üst kısmına doğrusu yazılır. Mahkeme kararı ile diploma, öğrenim belgesi ve diğer belgelerdeki bilgilerde yapılan değişiklikler, mevcut bilgiler değiştirilmeden diploma, öğrenim belgesi ve diğer belgenin arkasına yeni şekliyle yazılır. Bu düzeltmede; düzeltmenin tarihi, düzeltmeyi yapanın adı, soyadı yazılır ve imzalanarak onaylanır.”

MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin 82 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 82 – (1) Okul öncesi eğitimden yararlanamayan okul öncesi çağı çocukları için yaz aylarını da kapsayacak şekilde esnek eğitim saat ve zamanlı, toplum temelli ücretsiz eğitim veren gezici sınıf açılabilir, gezici öğretmen uygulaması yapılabilir. Gezici sınıfların ve gezici öğretmenlerin çalışma usul ve esasları Yönerge ile belirlenir.”

MADDE 20 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin beşinci fıkrasının (ç) bendinde geçen “36-66” ibaresi “36-71”, 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında geçen “işlenmesinden” ibaresi “işlenmesinden ve güncellenmesinden”, 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde geçen “durumu” ibaresi “durumu okul yönetimince”, 22 nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen “Fen ve Teknoloji” ibaresi “Fen Bilimleri”, 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin son cümlesi “Karnelerde elektronik imza kullanılabilir ve karneler e-Karne olarak da düzenlenebilir.”, 56 ncı maddesinin yedinci fıkrasında geçen “nakil gidebileceği” ibaresi “aynı türde nakil gidebileceği”, 68 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “bankalardan” ibaresi “kamu bankalarından”, aynı maddenin beşinci fıkrasında geçen “Okul öncesi” ibaresi “Resmî okul öncesi” şeklinde değiştirilmiş; 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen “seçmeli dersler dâhil” ibaresi ile 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “başarı” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulu Karar Örneği EK-10 ekteki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 21 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 22 – Bu Yönetmelik hükümlerini Millî Eğitim Bakanı yürütür.

Eki için tıklayınız.

Tags : | Yorumlar Kapalı

8 Haziran Okullar Tatil

Posted by admin on Perşembe Haz 4, 2015 Under Genel

7 Haziran pazar günü yapılacak olan 2015 Genel Seçimleri’nin ertesi günü olan 8 Haziran pazartesi günü okullar tatil olacak. Hem okulların seçim

okullar tatil ile ilgili görsel sonucumerkezi olarak kullanılması hem de sandıklarda öğretmenlerin görevli olması nedeniyle okullar tatil edildiği duyruldu.

Tags : | Yorumlar Kapalı

Ve tatil çocuklar…

Posted by admin on Cuma May 29, 2015 Under Genel

Tags : | Yorumlar Kapalı

Baba Olmak

Posted by admin on Perşembe May 14, 2015 Under Genel
 Babanın Çocuğun Hayatındaki Rolü ve Önemi

Babalar çocukların hayatında önemli bir yere sahiptir. Kendi babanızı hatırladığınızda birçok açıdan babanızın hayatınızda önemli bir yere sahip olduğunu anlayabilirsiniz. Çocuklar özellikle erken çocukluk döneminde babalarının kendilerini izlemelerinden, fikir vermelerinden, yeni şeyler öğretmelerinden, onlarla oynamaktan, kısacası babalarıyla birlikte olmaktan son derece keyif alırlar. Ayrıca bu dönemde babalarıyla birlikte olan çocuklar gelişimleri için gerekli olan birçok bilgiyi, beceriyi ve duygusal desteği elde ederler.

baba ile ilgili görsel sonucuBaba çocuğun hayatında çeşitli alanlarda direkt ve dolaylı yollardan etkilidir. Evin içinde sadece var olması bile çocuk için önemli bir katkı sağlamaktadır. Babanın çocuğun hayatındaki etkisi çeşitli başlıklar altında ele alınabilir.

Babaların zihinsel gelişime etkisi

Babalarıyla yakın ilişkisi olan çocukların zihinsel becerilerinde artışlar görülmektedir. Araştırmalar babalarıyla yakın ilişki içinde olan çocukların; dil gelişimi ve problem çözme testlerinde daha yüksek puanlar aldığını göstermektedir. Ayrıca yine bu çocuklar bulundukları sosyal ortamlarda bilişsel becerilerini diğer çocuklara oranla daha iyi kullanmaktadır. Babalarıyla zihinsel becerileri içeren oyunlar oynayan çocukların çeşitli testlerden, babalarıyla ilişkileri olmayan, oyunlar oynamayan çocuklara göre daha yüksek puanlar aldığı da belirlenmiştir. (Ladd, 2000)

Erken çocukluk döneminde babaların çocuklarıyla etkin şekilde ilgilenmesi çocukların okul uyumunu ve başarısını olumlu etkilemektedir. Babalarıyla ilişkileri sonucunda çocukların farklı uyaranlar alması, annesinden farklı bir ilişki tarzını yaşaması, zihinsel becerilerine ve gelişimine katkı sunmaktadır.

Babaların sosyal –duygusal gelişime gelişime etkisi

Çocukların doğumla birlikte kendilerini güvende ve huzurlu hissetmeleri çok önemlidir. En yakındaki kişiler olan anne-baba bu güveni sağlamada birincil derecede rol oynar. Erken çocukluk yılları kişiliğin temelinin atıldığı yıllardır. Son yıllarda yapılan araştırmalar sadece annenin değil babanın da birincil derecede çocuğun bakımında etkin olmasının çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde etkili olduğunu göstermektedir. Babalar çocuklarıyla birlikteyken onların çevreyle ilgili keşifler yapmalarına annelere göre daha çok izin vermektedir. Ayrıca çocuklar babalarıyla birlikte vakit geçirdiklerinde duyguları tanımlama, diğer insanların duygularını anlama gibi başlıklarda farklı deneyimler yaşamaktadır. Etkin babalık yapan babaların çocukları, arkadaş ilişkilerinde daha az sorun yaşamakta, kolay arkadaş edinmekte, sosyal becerileri daha çabuk öğrenmekte ve kullanmaktadır (Ladd, 2000) . Babalarıyla erken dönemde yakın ve iyi ilişkiler geliştiren çocukların kendilerine güvenli, etraflarında olan bitenleri araştıran, sorgulayan ve büyüdükçe daha iyi sosyal ilişkiler kuran çocuklar olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, erken çocukluk döneminde babasıyla yakın ve sağlıklı ilişkileri olan çocukların yalan söyleme, olumsuz, istenmeyen davranışlarda bulunma ve depresyon yaşama olasılıklarının diğer çocuklara göre daha az olduğu belirtilmektedir (Rosenberg and Wilcox, 2006).
Babaların zihinsel gelişime gelişime etkisi

Çocukların iyi beslenmesinde ve oyun oynayıp hareket etmelerine izin verilmesinde babalar önemli rol oynayabilir. Çocuklar oyun oynarken babalarının onları izlemesinden ve oyunlarıyla ilgili babalarıyla konuşmaktan büyük keyif alırlar. Büyük ve küçük kas gruplarının gelişmesi için babalar çocuklarını, oyun oynamalarını, koşmalarını, oyun hamurlarıyla oynamalarını sağlayarak teşvik edebilir. Ayrıca mutlu çocukların bedensel gelişimleri de daha sağlıklı olmaktadır. Dolayısıyla mutlu, güvenli baba ilişkisi kuran çocukların bedensel olarak da gelişimleri sağlıklı olacaktır.

Babaların model olma etkisi

Babalar çocukları için farkında olsalar da olmasalar da yaptıkları ve yapmadıklarıyla örnek olurlar. Birçok davranış ve alışkanlığımıza baktığımızda babamız ve annemizi taklit ettiğimizi görürüz. Sorunlara yaklaşım şeklimizde, erkekler-kadınlarla ilgili inançlarımızda, temizlik ve yeme alışkanlıklarımızda anne-babamızdan aldığımız örnekler bulunur. Sizin çocuklarınız da onlarla ve diğer insanlarla ilişkilerinizde sizin davranışlarınızı gözlemleyip örnek alacaklardır. Şaşırtıcı bir hızda sizi taklit etmeye başlayacaktır. Bu nedenle etkin, sağlıklı bir babalık yapmak istiyorsanız model olma rolünüz olduğunu unutmamanız önemlidir

Babanın kız ve erkek çocuklara etkisi

Babalar kız ve erkek çocuklarına karşı cinsten ve aynı cinsten ebeveyn olma rolüyle bir modeldir. Yukarıda bahsedilen etkilerin yanı sıra babanın cinsiyeti de çocuklar açısından farklı bir deneyim yaşama şansıdır.

Babasıyla iyi ilişkiler içinde olan bir kız çocuğunun özsaygısı ve özgüveni artacaktır. Babasıyla kurduğu kaliteli ve sağlıklı ilişki kız çocuklarının ileriki yaşantılarında erkeklerle kuracağı ilişkide yol gösterecek ve kendine güvenli, kendini erkeklerle ilişkide ifade edebilen, isteklerini, sınırlarını ortaya koyabilen bir kişilik geliştirmesine destek olacaktır. Öte yandan erkek çocuklarının babalarıyla kurduğu ilişkinin sağlıklı olması erkek rol modelini yaşaması anlamına gelir. Bu model kadınlarla ilişkiden, sorun çözme, duygularını göstermeye kadar birçok alanda örnekler sunar

Anneyle olan ilişkisi

Bazı uzmanlar bir babanın çocuğu için yapabileceği en iyi şeyin annesiyle sağlıklı bir ilişki kurması olduğunu belirtmektedir. Baba ve anne arasındaki ilişkinin güven ve saygı dolu olması çocukların kendilerini kabul edilen, istenen ve değerli hissetmelerinde önemli rol oynar. Çocuklar, anne babalarının arasındaki ilişkiye bakarak bir ilişki modellemesi de yapar. Bu modellemeye çok küçük yaşlardan itibaren (1-2 yaşlarından) bile başladıklarını görebilirsiniz. Kısacası anne baba arasındaki ilişkinin kaliteli olması çocukların duygusal ihtiyaçlarının karşılanması için uygun demokratik aile ortamının sağlanması anlamına gelir. Bu nedenle babaların ayrı olsalar bile eşleriyle, çocukların anneleriyle- saygı dolu bir ilişki içinde olmaları çocukların sağlıklı gelişimi için son derece önemlidir.

Baba çocuk ve oyun

Birçok araştırma ve uzman babaların çocuklarıyla oyun oynamasının çocukların gelişimine özel bir katkısı olduğunu işaret etmektedir. Babalar çocuklarıyla oyun oynadıklarında birçok etkileşim olmaktadır. Bu etkileşim sayesinde çocuklar duygularını ve davranışlarını kontrol etmeyi, duruma uygun şekilde düzenlemeyi öğrenmektedir. Babasıyla oyun oynayan çocuk annesiyle doğum öncesi ve sonrası yaşadığı yakın ilişkiyi kurma şansını bulmaktadır. Oyun oynamak ise çocuğun duygusal, sosyal, bedensel ve zihinsel gelişim alanlarında ilerlemesini sağlar. Babayla oyun oynamak ise çocuğun özel, değerli hissetmesine katkılar sağlamaktadır. Çünkü –özellikle erken çocukluk döneminde- çocuklar annelerinin dışında hayatlarında diğer önemli kişi olan babalarıyla kaliteli zaman geçirmeye gittikçe artanbirihtiyaçduyarlar.Kaynak:açev

Tags : | Yorumlar Kapalı

13 Mayıs 2015 Çarşamba günü Çukurova Anaokulunda Eko Okul, Beslenme Dostu ve genel sergi yapılacaktır.

Tags : | Yorumlar Kapalı